Doğrudan ve dolaylı konuşma alıştırmaları
Yaşanan bir olayı veya eylemi anlatmamız gereken pek çok durum vardır ve çoğu zaman bu, birinin söylediklerini tekrarlamayı da içerir. Bu tür durumlar sosyal bir durumun yanı sıra bir iş e-postası veya sunumunu da içerebilir. İnsanların söylediklerini anlatmak için iki farklı konuşma türü vardır - doğrudan konuşma ve dolaylı konuşma (veya rapor edilen konuşma).
Bu formlar hakkında daha fazla bilgi edinmek ve İngilizce hikaye anlatma becerilerinizi geliştirmek için aşağıdaki makaleyi okuyun.
Doğrudan Konuşma
Birinin ne söylediğini tarif etmek istediğimizde, bir seçenek doğrudan konuşma kullanmaktır. Birinin söylediklerini basitçe tekrarladığımızda, ifadeyi konuşma işaretleri arasına koyarak doğrudan konuşma kullanırız:
- Paul came in and said, “I’m really hungry.”
Kitaplarda veya bir gazete makalesinde doğrudan konuşma kullanıldığını görmek çok yaygındır. Örneğin:
- The local MP said, “We plan to make this city a safer place for everyone.”
Gördüğünüz gibi, doğrudan konuşmada 'söylemek' fiilini kullanmak yaygındır (geçmişte 'dedi'). Ancak 'ask', 'reply' ve 'shout' gibi doğrudan konuşmayı belirtmek için kullanılan başka fiiller de bulabilirsiniz. Örneğin:
- When Mrs Diaz opened the door, I asked, “Have you seen Lee?”
- She replied, “No, I haven’t seen him since lunchtime.”
- The boss was angry and shouted, “Why isn’t he here? He hasn’t finished that report yet!”
Dolaylı Konuşma
Birinin söylediklerini konuşma işaretleri olmadan ve mutlaka aynı kelimeleri kullanmadan aktarmak istediğimizde dolaylı anlatımı (ayrıca bildirilen anlatım olarak da bilinir) kullanabiliriz. Örneğin:
- Direct speech: “We’re quite cold in here.”
- Indirect speech: They say (that) they’re cold.
Yukarıdaki cümlede olduğu gibi, birinin söylediğini şimdiki zamanda aktardığımızda, genellikle zamanı değiştirmeyiz, sadece özneyi değiştiririz. Ancak, geçmişteki şeyleri aktardığımızda, genellikle zamanı bir adım geriye alarak değiştiririz. Örneğin, aşağıdaki cümlede şimdiki zaman, dolaylı konuşmada geçmiş zamana dönüşür:
- Direct speech: “I have a new car.”
- Indirect speech: He said he had a new car.
Diğer tüm zamanlar dolaylı konuşmada benzer bir değişimi takip eder. İşte tüm ana zamanlar için bir örnek:
Zamanları bir adım geriye taşıma kuralı modal fiiller için de geçerlidir. Örneğin:
'Söyle' veya 'söyle' ifadesini kullanma
'Say' kullanımına alternatif olarak, dolaylı konuşmada 'tell' ('geçmişte 'told') de kullanabiliriz, ancak bu durumda nesne zamirini eklemeniz gerekir. Örneğin:
- He told me he was going to call Alan.
- They told her they would arrive a little late.
- You told us you’d already finished the order.
Zaman İfadelerini Değiştirme
Bazen konuşmayı bildirirken zaman ifadelerini değiştirmek gerekir, özellikle geçmişten bahsediyorsanız ve zaman referansı artık geçerli değilse. Örneğin:
- Direct speech: “I’m seeing my brother tomorrow.”
- Indirect speech: She said she was seeing her brother the following day.
İşte diğer bazı örnekler:
- Direct speech: “I had a headache yesterday.”
- Indirect speech: You said you’d had a headache the day before yesterday.
- Direct speech: “It’s been raining since this afternoon.”
- Indirect speech: He said it’d been raining since that afternoon.
- Direct speech: “I haven’t seen them since last week.”
- Indirect speech: She said she hadn’t seen them since the previous week.
Raporlama Soruları
Bir soruyu bildirdiğinizde, soru kipini olumlu bir cümleye dönüştürmeniz ve fiil kipini normal bildirilen konuşmada olduğu gibi bir adım geriye koymanız gerekir.
Bildirebileceğimiz iki tür soru vardır - evet/hayır yanıtı olan sorular ve 'ne', 'nerede', 'kim' vb. gibi bir soru kelimesiyle başlayan sorular. Evet/hayır sorusunu bildirdiğimizde 'eğer' kullanırız. Örneğin:
- Direct speech: “Do they live here?”
- Indirect speech: You asked me if they lived here.
Gördüğünüz gibi, sorunun bildirilen versiyonunda, 'do' artık bir soru olmadığı için ortadan kaldırılmış ve 'live' fiili 'lived' olmuştur.
'What', 'where', 'when', 'who' vb. gibi soru sözcükleriyle başlayan sorular için, soruyu soru sözcüğünü kullanarak bildiriyoruz ancak soru biçimini olumlu biçime dönüştürüyoruz. Örneğin:
- Direct speech: “Where do they live?”
- Indirect speech: You asked me where they lived.
- Direct speech: “When are you leaving?”
- Indirect speech: He asked us when we were leaving.
- Direct speech: “How will they get here?”
- Indirect speech: She asked me how they would get here.
Bir soruyu bildirdiğimizde normalde 'ask' fiilini kullanırız. 'To tell' fiilinde olduğu gibi, 'to ask' fiilini normalde bir nesne zamiri takip eder, ancak bunu atlamak da mümkündür.
Emir ve Taleplerin Bildirilmesi
Birine emir verdiğinizde, emir kipini kullanırsınız, yani özne olmadan sadece fiili kullanırsınız. Örneğin:
- “Call me back later.”
- “Have a seat.”
- “Don’t do that!”
Bir emri bildirmek için 'tell' ve fiilin infinitive halini kullanırız. Örneğin:
- You told me to call you back later.
- He told me to have a seat.
- She told us not to do that.
Bir istekte bulunduğunuzda, normalde 'can', 'could' veya 'will' gibi kelimeler kullanırsınız. Örneğin:
- “Could you call me back later?”
- “Will you have a seat?”
- “Can you not do that please?”
Bir isteği bildirmek için, 'sormak' fiilini ve fiilin infinitive halini kullanırız. Örneğin:
- You asked me to call you back later.
- He asked me to have a seat.
- She asked us not to do that.
Artık doğrudan ve dolaylı konuşmayı nasıl kullandığımızı gördünüz, bunları kendiniz kullanmayı deneyin. Bunların nasıl kullanıldığını görmenin mükemmel ve kolay bir yolu, İngilizce kısa bir hikaye veya çevrimiçi bir haber makalesi okumaktır, çünkü hikayeler ve makaleler çok sayıda dolaylı konuşma örneği içerir.
Para describir lo que la gente dijo, hay dos tipos diferentes de discurso: directo e indirecto (o reportado). Sigue leyendo para obtener más información sobre estos tipos de discurso.
In order to describe what people said there are two different types of speech – direct speech and indirect (or reported) speech. Read on to find out more about these forms and improve your storytelling skills.